BANKACILIK SİSTEMLERİNİ KULLANARAK DOLANDIRICILIK SUÇUYLA İLGİLİ 5 SORU 5 CEVAP
- Fatih Dişçi
- 12 Mar
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 21 Mar
Bankacılık sistemlerini kullanarak dolandırıcılık suçu nedir ve nasıl tanımlanır?
Bankacılık sistemlerini kullanarak dolandırıcılık suçu, TCK m. 158/1-f’de “bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık” olarak tanımlanmış bir nitelikli dolandırıcılık suçudur. Bu suç, failin hileli davranışlarla bir kimseyi aldatması, bankacılık sistemlerini (örneğin internet bankacılığı, mobil uygulamalar, ATM’ler, kredi kartları) araç olarak kullanması ve bu yolla mağdurun veya bir başkasının zararına, kendisine ya da başkasına haksız bir menfaat sağlaması ile oluşur. Örneğin, failin kendisini banka görevlisi gibi tanıtarak mağdurdan şifre veya kart bilgisi alması, ya da sahte bir internet sitesi üzerinden banka hesabına erişim sağlaması bu kapsama girer. Kanun koyucu, bankacılık sistemlerinin toplumsal güvenilirliğini istismar eden bu eylemleri, basit dolandırıcılıktan (TCK m. 157) ayırarak daha ağır bir yaptırımla cezalandırmayı amaçlamıştır. Son dönemde, dijital bankacılığın yaygınlaşmasıyla bu suçun işlenme yöntemleri de çeşitlenmiş; failllerin fiziksel temasa gerek kalmadan çok sayıda kişiyi hedef alabilmesi, bu suçun ciddi bir toplumsal mesele haline gelmesine yol açmıştır.
Bu suçun cezası nedir ve cezayı artıran durumlar nelerdir?
TCK m. 158/1-f uyarınca, bankacılık sistemlerini kullanarak dolandırıcılık suçu işleyen fail, 4 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır ve buna ek olarak suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olmamak üzere adli para cezasına hükmedilir. Ceza miktarı, suçun işleniş şekline, mağdur sayısına ve ortaya çıkan zararın büyüklüğüne göre mahkeme tarafından belirlenir. Örneğin, failin organize bir şekilde hareket etmesi veya hileli davranışlarını sistematik bir yöntemle çok sayıda kişiye uygulaması, cezayı ağırlaştıran unsurlar arasında yer alır. TCK m. 43’te düzenlenen zincirleme suç hali, aynı yöntemle birden fazla kişiye karşı suç işlendiğinde cezayı dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırabilir. Ayrıca, TCK m. 220 kapsamında suçun bir örgüt tarafından işlenmesi durumunda, örgüt üyeliğine ilişkin ek cezalar da devreye girer. Güncel bir gelişme olarak, 2025 yılında TBMM’de bu tür suçlara yönelik cezaların caydırıcılığını artırmaya yönelik bir yasa tasarısı görüşülmekte olup, bu teklif, suçun son dönemdeki yaygınlığına bir yanıt olarak değerlendirilmektedir. Mahkemeler, bankacılık sistemlerinin güvenilirliğine zarar veren bu eylemlerin toplum üzerindeki etkisini dikkate alarak genellikle cezaları üst sınırlara yakın bir şekilde tayin etmektedir.
Bankacılık sistemleri üzerinden dolandırıcılık nasıl işleniyor ve son dönemdeki trendler neler?
Bu suç, genellikle sosyal mühendislik teknikleri ve bilişim teknolojilerinin kötüye kullanımıyla gerçekleştirilir. Fail, kendisini banka yetkilisi, sigorta çalışanı veya kamu görevlisi gibi tanıtarak telefon, SMS ya da e-posta yoluyla mağdurdan hassas bilgileri (şifre, tek kullanımlık parola - OTP, kart bilgileri) talep edebilir. Alternatif olarak, sahte banka internet siteleri, mobil uygulamalar veya zararlı yazılımlar (phishing) kullanılarak banka hesaplarına erişim sağlanır. Son dönemde, özellikle 2024-2025 yıllarında, bankacılık sistemleri üzerinden “adınıza kredi çekildi” veya “hesabınızda şüpheli işlem var” gibi bahanelerle dolandırıcılık vakaları dikkat çekmektedir. Bir diğer yaygın yöntem ise ATM’lerde kart kopyalama cihazları yerleştirilmesi ya da “yardım etme” bahanesiyle mağdurların şifrelerinin ele geçirilmesidir. Bu tür olayların artışı, dijital bankacılığın sunduğu kolaylıkların yanı sıra güvenlik açıklarını da ortaya koymuş; özellikle organize şebekelerin çok sayıda kişiyi hedef aldığı vakalar, suçun teknolojik boyutunun giderek karmaşıklaştığını göstermektedir. Yetkili makamlar, bu trendlere karşı halkı bilinçlendirme kampanyaları yürütmekte ve bankalara ek güvenlik önlemleri alma konusunda baskı yapmaktadır.
Bir diğer yaygın yöntem ise mağdurun banka hesaplarının mağdura yakın kişiler tarafından çeşitli sebeplerle kullanılmak istemesidir. Mağdurun hesabının kullanılması, dolandırıcılığa konu paranın mağdurun hesaplarına girmesi ve bu hesaptan başka hesaplara bu paraların gönderilmesi gibi yollarla suç teşkil eden filler işlenmektedir.
Mağdur bu suç karşısında neler yapabilir ve cezai süreç nasıl işler?
Mağdur, bankacılık sistemleri üzerinden dolandırıcılığa maruz kaldığını fark ettiğinde öncelikle vakit kaybetmeden bankasına durumu bildirmeli ve hesabı üzerindeki işlemleri dondurmalıdır; bu aşamada bankadan resmi bir bildirim yazısı almak delil açısından faydalıdır. Ardından, TCK m. 158/1-f kapsamında suç teşkil eden eylemi Cumhuriyet Savcılığı’na şikâyet dilekçesiyle bildirmeli ve elindeki delilleri (banka dekontları, telefon görüşme kayıtları, e-posta yazışmaları) sunmalıdır. Bu suç, takibi şikâyete bağlı olmadığından (TCK m. 159), savcılık olayı öğrendiği anda re’sen soruşturma başlatır. Soruşturma aşamasında, bankadan işlem kayıtları, IP adresleri, telefon numaraları ve varsa kamera görüntüleri gibi deliller toplanır ve şüpheliler hakkında kamu davası açılır. Mağdur, maddi zararını telafi etmek için Türk Borçlar Kanunu (TBK) m. 49 uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesi’nde tazminat davası açabilir. Sürecin etkin bir şekilde ilerlemesi, delillerin eksiksiz toplanması ve sunulması ile mümkündür.
Bankaların bu suçtaki sorumluluğu nedir ve mağdur bankadan tazminat alabilir mi?
Bankalar, 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu m. 4 ve m. 76 uyarınca müşterilerinin malvarlığını koruma ve işlemlerin güvenliğini sağlama yükümlülüğüne sahiptir. Bu yükümlülük, internet bankacılığı, mobil uygulamalar ve ATM’ler gibi sistemlerde yeterli güvenlik önlemlerinin alınmasını gerektirir. Eğer dolandırıcılık, bankanın güvenlik zafiyetinden kaynaklanmışsa (örneğin, şüpheli işlemlerde uyarı sistemi olmaması, kimlik doğrulama süreçlerinin yetersizliği), banka TBK m. 66’da düzenlenen “işleten sorumluluğu” kapsamında tazminat ödemekle yükümlü olabilir. Uygulamada, mahkemeler bankanın kusurunu değerlendirirken genellikle bilirkişi raporlarına başvurmakta; eğer bankanın ihmali tespit edilirse, mağdurun uğradığı maddi ve manevi zararlar bankadan tahsil edilmektedir.
Comments